Sürdürülebilirlik artık tüketicinin bir ürünü satın almasında kritik rol oynuyor. Markalar hızla sürdürülebilirlik etrafında toplanıyor ve bu konuda adımlar atıyor. Sürdürülebilir ürün ve ilişkili hizmetler markalar için ayırt edici oluyor ve onlara değer katıyor.
Peki sürdürülebilirliğin tanımı nedir ve neden bu kadar önemli?
Sürdürülebilirliği en temel şekilde bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılamak şeklinde tanımlayabiliriz. Ancak bunu sadece doğal kaynaklar çerçevesinde değil, sosyal ve ekonomik kaynakların sürdürülebilirliği açısından da ele aldığımız kapsamlı bir tanım olarak düşünmek gerekir. Yani aslında bir markanın çevre dostu olması sürdürülebilir olduğu anlamına gelmez, sosyal ve ekonomik kriterler de aynı derecede önemlidir. Sürdürülebilir bir ekosistem, yaşam tarzı, iş modeli ya da topluluk, kendisini ve çevresini destekler. Uyumlu ve uzlaşmacıdır.
Sürdürülebilirliğin arkasındaki motivasyon nedir ve sürdürülebilirlik neden bu kadar önemli sorularına cevap olarak herkes şu noktada hem fikir: Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak. Dünyadaki tüm doğal, sosyal ve ekonomik krizlerin çözümü yaşamın ve sektörlerin her aşamasına dokunan sürdürülebilir sistemler yaratmaktan ve her birimizin bu sistemleri desteklemek için sorumluluk almasından geçiyor.
Modanın dünyayı en çok kirleten 2. sektör olduğunu ve küresel su kirliliğinin %20’sinden sorumlu olduğunu biliyor muydunuz?
Üstelik kitlesel üretim yapan tesislerde dünya çapında hala 20.000’den fazla toksik kimyasal kullanılıyor. Giysilerin çoğu plastik içeren yapay materyaller ile üretiliyor ve içerdikleri mikro plastikler okyanuslarda temizlenmesi mümkün olmayan bir kirliliğe yol açıyor.
İşte modanın sürdürülebilirliğinin öncelikle bu sebeplerle çevre için kritik derecede önemli olduğunu düşünüyoruz. Fakat aynı zamanda giysileri yapan emekçiler için sürdürülebilir moda daha iyi çalışma koşulları ve daha adil ücret anlamına geliyor.
Peki bir moda markasını sürdürülebilir yapan nedir?
Sürdürülebilir Materyaller Kullanmak: Polyester ve türevleri gibi zararlı kimyasal bileşenler içeren materyaller hem insan hem de çevre için oldukça zararlı. Bu yüzden markalar doğal ve geri dönüştürülmüş materyaller tercih etmeli. Ancak şunu da hatırlatmak isteriz ki dünyada en çok kullanılan doğal materyal pamuk da sürdürülebilir bir seçenek değil. Dünyanın birçok yerinde pamuk tarlalarının aşırı sulaması yüzünden nehirler ve göller kuruyor. Benzer birçok sebepten doğal materyalleri tercih ederken sürdürülebilirliklerini tekrar tekrar sorgulamak gerekiyor.
Doğal Kaynakları Ekonomik Bir Şekilde Tüketmek: Burada özellikle suyu asgari miktarda kullanmanın öneminin altını çizmek istiyoruz. 1 pamuklu tişört için tam 2700 litre su tüketiliyor. Bu evinizdeki küveti 30 kere doldurmaya yetecek miktarda suya eşit. Çok fazla su tüketmenin yanı sıra, üretim sürecinden kaynaklanan toksik kimyasallar hızla su yollarına karıştığı için, giysi üretimi içme suyunun kirlenmesine de sebep oluyor. Sürdürülebilir markalar artık üretimlerine su limiti getiriyor ve fazla su gerektiren materyaller kullanmamayı tercih ediyor.
Üretim Yaparken Hayvanlara Zarar Vermemek: Hayvanların gezegenimizin yaşanabilir olması için ekosistemdeki rolü elbette eşsiz. Hem bu yüzden hem de etik olarak bir canlıya zarar vermeden üretim yapıyor olmak sürdürülebilir moda markaları için olmazsa olmaz diyebiliriz. Kürk, deri, tüy ve yünden üretilen çantalar, çizmeler ve diğer eşyalar genellikle materyalin tedarik edildiği hayvan popülasyonları üzerinde zararlı etkilere sahip. Sumatra Kaplanı ve Amerikan Timsahı gibi nesli tükenmekte olan bazı türler hala giysi yapılmak üzere avlanıyor. Hayvanlar modanın vahşi yüzüyle sürekli karşı karşıya kalıyorlar.
Karbon Ayak İzini Azaltmak: Hızlı moda yüzünden geleneksel yöntemlerle üretim yapan markalar çok fazla atık üretiyor, su harcıyor, üretimi zahmetli ve toksik materyaller kullanıyor ve uzun mesafeler arasında materyal ve ürün taşıyor. Bunlar karbon ayak izini dramatik bir şekilde yükseltiyor. Sürdürülebilir markalar ise yerel üretimi, yerel malzemeleri tedarik etmeyi ve yerel iş gücünü destekleme eğilimindeler. Bu işletmeler, yerel ekonomileri güçlendirmenin yanı sıra, yoğun taşıma ihtiyacını da ortadan kaldırarak, sera gazı emisyonlarını azaltıyor ve gezegeni daha sürdürülebilir hale getiriyor.
İyi Çalışma Koşulları ve Adil Ücret Sağlamak: Hızlı moda markaları trend ürünler üretip, fiyatlarını olabildiğince düşük tutarak popülaritesini koruyor. Ancak bu düşük giyim maliyeti moda emekçileri için uzun çalışma saatleri, kötü güvenlik ve sağlık koşulları, sürekli üretim baskısı, işçi sömürüsü anlamına geliyor. Sürdürülebilir markalar ise çalışanları için sağlıklı fiziksel ve ekonomik koşullar sağlamak için sorumluluk almaktan kaçınmıyor.
Çevre Dostu Bir Atık Yönetim Planı Geliştirmek: Dünyada her saniye bir kamyon giysinin atılarak toprağa karıştığını biliyor muydunuz? Bunun başlıca sorumlusu elbette hızlı moda. Çünkü bu sistemle ürünlerini oldukça düşük fiyatlara üretebilen markalar ve o ürünlere düşük fiyatlarla sahip olan tüketiciler, bu ürünleri değerli bulmuyor. Doğru atık yönetiminin çevre için olduğu kadar, markaya ekonomik katkısı da yadsınamaz ölçüde büyük. Özellikle bir perakende markasının her yıl stokunun yaklaşık %15’ini yaktığını düşündüğümüzde, markanın bu %15’i nasıl değerlendirdiği kritik bir konuya dönüşüyor.
Markaların ve tüketicilerin Sürdürülebilir Moda Hareketi’nin bir parçası olarak atacağı her adımın çevre ve insanlar için büyük pozitif sonuçlar doğuracağını bir kez hatırlatmak istiyoruz.
Eğer siz de markanızın tüketilmeyen ürünlerinin atılıp toprağa karışmasının önüne geçmek, dönüşümün bir parçası olmak istiyorsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz.