Modanın en büyük problemlerinden biri markaların devasa miktarlardaki giysi atıkları. Ellen MacArthur Foundation’un çarpıcı verisini bir kere daha hatırlatalım: Her saniye 1 kamyon dolusu tekstil atığı toprağa karışıyor ve bu atıkların tamamı bir araya getirildiğinde Fransa büyüklüğünde bir alana eşit oluyor.
Moda profesyonelleri, özellikle bu atık problemini çözmek konusunda, sektörün geleceğinin döngüsel sistemlerde olduğu konusunda hemfikir. Sistemini döngüselleştiren marka daha az atık üretiyor, iş akışında elinde kalan ürünleri değerlendirmek gibi sürdürülebilir adımlara yer veriyor ve bu ürünleri atmak yerine yeniden ekonomiye kazandırıyor. Lineer sistemlerin “üret-tüket-at” temelli yapısına çevre dostu bir yanıt olarak, sistemini döngüselleştiren markalarda bu yapı “üret-tüket-onar-yeniden tüket-geri dönüştür” olarak karşımıza çıkıyor.
Peki lineer sistemler neden döngüselleşmeli?
Çünkü sistem döngüselleşmedikçe modanın karbon ayak izi yükselmeye devam edecek. Döngüsel modeller, ürünün kullanım ömrünü uzatma, geri dönüşüme olanak sağlama, üretimde yeni ve sınırlı kaynaklara olan ihtiyacı zamanla azaltma avantajları ile karbon salınımını düşürmede kilit önem taşıyor. McKinsey’in 2020’de yayınladığı “Fashion on Climate” raporuna göre, 2030 yılına dek her 5 giysiden 1’i döngüsel iş modelleri içerisinde üretilip satın alınırsa 143 milyon ton sera gazı salınımının önüne geçilebilir.
Çünkü çoktan üretilmiş bir ürünü değerlendirmek, yeniden üretmekten çok daha ekonomik ve iklim pozitif.
Bir pamuklu tişörtü düşünün: Sadece üretimi için bile 2700 litre su harcanıyor, bu 10 küvet suya eş değer. Yine üretilirken 2.1 kg karbondioksit salıyor, bu ise bir LED ampulün yaklaşık 4.5 yıllık karbon salınımına denk. Her yıl dünyada ortalama 2 milyar tişört satıldığını düşünürsek, bu rakamlar yeniden üretimin nasıl bir çevresel yıkımı beraberinde getireceğini anlatmaya yetiyor.
Buna karşın her yıl üretilen ancak belli sebeplerden satışa çıkmayan kıyafetler markaların depolarında atılmayı bekliyor. Bu ürünleri yenilemek, çeşitli yeniden satış yöntemleri ile tüketime kazandırmak, markaya ve sektöre ekonomik anlamda avantaj sağlıyor. Nitekim Ellen MacArthur Foundation, Circular Fibres Initiative çatısında yayınladığı araştırmada kullanım ömrünü doldurmadan atılan ve geri dönüştürülmeyen giysiler nedeniyle sektörün her yıl 500 milyar doların üzerinde zarar ettiğini ortaya koyuyor.
Çünkü markalar döngüsel sistemler ile, operasyonel maliyetlerini kazanca dönüştürebilir.
Stok fazlası, müşteri iadesi, hafif kusurlu ürünlerini depolamak markaların önemli operasyonel maliyetlerini oluşturuyor. Dolayısıyla markanın elinde kalan, depolarda atıl bir şekilde bekleyecek ürünleri bertaraf etmek için harcayacağı kaynak yerine yenileme operasyonlarına yönelmesi, ilk seçeneğin karşısında oldukça kazançlı yeni bir iş modeli sunuyor. Bu döngüsel sistem, sürdürülebilir olanın daha masraflı olacağı yanılgısına, sürdürülebilir olanın aslında çevresel ve ekonomik açıdan çok daha kazançlı olduğu şeklinde güçlü bir yanıt veriyor.
Çünkü üretilen her ürün değerlidir.
Uzman ekibimizle, sürdürülebilirlik alanında modanın gelecekteki etkili aktörlerinden biri olmaları için, markaların lineer iş modellerini döngüselleştiriyor ve onlara atıl ürünlerini yenileyip yeniden satışa çıkarmaları için bir fırsat sunuyoruz. Siz de hem markanızın hem de çevrenin sürdürülebilirliği için bir adım atmak istiyorsanız, bizimle [email protected] üzerinden iletişime geçebilirsiniz.